top of page

Deniz Kazaları ve Hukuki Sorumluluk: Bilmeniz Gereken Detaylar

  • Yazarın fotoğrafı: Yaz Alibaşoğlu
    Yaz Alibaşoğlu
  • 22 Tem
  • 5 dakikada okunur

Denizcilik, dünya ticaretinin ve kişisel maceraların vazgeçilmez bir parçasıdır. Ancak bu uçsuz bucaksız sularda yol alırken, beklenmedik riskler ve kazalar da ne yazık ki kaçınılmaz olabilir. Deniz kazaları, sadece maddi hasara yol açmakla kalmaz, aynı zamanda çevresel felaketlere ve en önemlisi can kayıplarına neden olabilir. Bu gibi durumlarda, hukuki sorumlulukların doğru bir şekilde belirlenmesi ve mağdurların haklarının korunması büyük önem taşır.


Bu makalemizde, deniz kazası türlerini, hukuki sorumlulukları ve kaza anında atılması gereken kritik adımları detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.


Deniz Kazası Türleri ve Derinlemesine Tanımları


Deniz kazaları, yalnızca görsel olarak çarpıcı çarpmalardan ibaret değildir. Kapsamı oldukça geniş olan bu olaylar, farklı niteliklere ve sonuçlara sahip pek çok türü barındırır:


  • Batma/Akvaryumlaşma (Foundering/Sinking): Bir geminin şiddetli hava koşulları, yangınlar, patlamalar veya yapısal arızalar gibi nedenlerle tamamen suya batmasıdır. Bu tür kazalar genellikle en yıkıcı sonuçlara yol açar; can kaybı, tüm yükün yitirilmesi ve büyük ölçekli çevresel kirlilik riski taşır. Tarihteki ünlü batıklar, bu tür kazaların ciddiyetini açıkça göstermektedir.

  • Kaybolma (Missing): Ticari bir geminin hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolması durumudur. Genellikle tüm mürettebatın ve geminin kaybedildiği varsayılır. Bu tür olaylarda gemiyi ve mürettebatı arama operasyonları hem zaman alıcı hem de maliyetli olabilir ve çoğu zaman sonuçsuz kalır.

  • Yangın/Patlama (Fire/Explosion): Gemilerde meydana gelen yangınlar veya patlamalar, can güvenliği ve gemi bütünlüğü için ciddi bir tehdittir. Yakıt sızıntıları, elektrik arızaları, dikkatsizlik veya tehlikeli yüklerin yanlış taşınması gibi nedenlerle ortaya çıkabilirler. Kargo kayıplarının önemli bir nedeni olmanın yanı sıra, açık deniz platformlarında çalışanlar için de yüksek risk faktörüdür.

  • Çatışma (Collision): İki veya daha fazla geminin denizde fiziksel olarak çarpışmasıdır. Bu kazaların şiddeti, ilgili gemilerin boyutlarına, hızlarına, çarpışma açısına ve o anki hava koşullarına bağlıdır. Genellikle navigasyon hataları, yetersiz iletişim veya insan hatası sonucu meydana gelir.

  • Temas/Allision (Contact/Allision): Bir geminin hareket halindeki başka bir gemi yerine, bir iskele, köprü ayağı, fener veya rıhtım gibi sabit bir nesneye çarpmasıdır. Çatışmalara benzer şekilde, temas kazaları da ciddi yapısal hasara, çevresel kirliliğe ve gemi üzerindeki kişilerin yaralanmasına neden olabilir.

  • Karaya Oturma (Stranding/Grounding): Bir geminin navigasyon hatası, harita eksikliği, kötü hava koşulları veya makine arızası gibi nedenlerle deniz tabanına çarpmasıdır. Eğer gemi bu durumda uzun süre kalırsa "stranding" olarak adlandırılır. Modern navigasyon teknolojilerine rağmen hala sıkça görülen bu tür kazalar, geminin hasar görmesine, yük kaybına ve hatta batmaya yol açabilir.

  • Alabora Olma/Yatık Kalma (Capsizing/Listing): Bir geminin tamamen ters dönmesi (alabora olma) veya tek tarafa doğru aşırı derecede eğilmesi (yatık kalma) durumudur. Aşırı yükleme, yükün yanlış dağıtılması, ani fırtınalar veya gemi stabilitesini etkileyen hasarlar sonucunda meydana gelebilir. Bu tür kazalar, özellikle yolcu gemileri ve balıkçı tekneleri için yüksek can kaybı riski taşır.


Görüldüğü üzere, her deniz kazası türü, kendine özgü dinamiklere ve potansiyel tehlikelere sahiptir. Önemli olan, bu kazaların çoğu zaman öngörülebilir nedenlerden kaynaklandığını ve dolayısıyla önlenebilir olduğunu bilmektir.


Hukuki Sorumluluğun Temelleri ve Şirketlerin Önleme Yükümlülüğü


Deniz kazalarında hukuki sorumluluk, olayın niteliğine, ilgili tarafların kusur durumuna ve geçerli ulusal ve uluslararası deniz hukuku mevzuatına göre belirlenir. Bu alanda, denizcilik şirketlerinin bu tür kazaları önlemek gibi ağır bir yükümlülüğü bulunmaktadır. Başlıca sorumlu taraflar ve sorumluluk temelleri şunlardır:


  • Yat/Gemi Sahibi: Geminin denize elverişliliğinden, güvenli işletilmesinden ve uygun bakımının yapılmasından birincil derecede sorumludur. Bakım eksiklikleri, güvenlik protokollerinin ihlali veya denizde can güvenliği düzenlemelerine uyulmaması doğrudan sorumluluk doğurur.

  • Kaptan ve Mürettebat: Geminin güvenli seyrüseferinden, emniyetinden ve yükün korunmasından doğrudan sorumludurlar. Seyir hataları, ihmalleri veya yorgunluktan kaynaklanan dikkat eksiklikleri sorumluluklarını tetikleyebilir.

  • Yük Sahipleri: Taşıdıkları yükün doğru beyan edilmemesi, tehlikeli yüklerin uygunsuz veya eksik ambalajlanması gibi durumlar kazaya neden olursa sorumlu tutulabilirler.

  • Tersaneler ve Bakım Şirketleri: Gemi üzerinde yapılan bakım, onarım veya dönüştürme işlerindeki kusurlar veya eksiklikler, kazaya yol açtığı takdirde bu şirketlerin sorumluluğunu gündeme getirebilir.

  • Sigorta Şirketleri: Kaza sonrası oluşan zararların karşılanması konusunda, poliçe kapsamındaki yükümlülükleri vardır. Genellikle gemi sahiplerinin sorumluluklarını teminat altına alan P&I (Protection and Indemnity) Kulüpleri aracılığıyla devreye girerler.


Önleyici Tedbirler ve Hukuki Sorumluluğa Etkileri:


Denizcilik şirketlerinin ve tüm denizcilik aktörlerinin, kazaları önlemek adına proaktif adımlar atması yasal bir yükümlülüktür. Bu tedbirler arasında:


  • Kişisel Koruyucu Ekipmanların (KKE) Kullanımı: Can yelekleri, emniyet kemerleri, kasklar gibi kişisel koruyucu ekipmanların eksiksiz ve doğru kullanılmasının sağlanması.

  • Mürettebat Yorgunluğunu Azaltma: Yeterli dinlenme süreleri, uygun vardiya düzenlemeleri ve çalışma saatlerinin uluslararası standartlara uygunluğu, yorgunluktan kaynaklanan hataları minimize eder.

  • Kapsamlı Güvenlik Eğitimi: Tüm personelin acil durum prosedürleri, yangınla mücadele, ilk yardım ve güvenli operasyonlar konusunda düzenli ve kapsamlı eğitimler alması.

  • Denize Elverişliliğin Sürekli Kontrolü: Gemilerin düzenli bakımlarının yapılması, teknik standartlara uygunluğunun uluslararası klas kuruluşları ve denetim otoritelerince sürekli kontrol edilmesi.

  • Detaylı Hava Tahminlerinin Takibi: Seyir planlarının kötü hava ve deniz koşullarına göre esnek bir şekilde ayarlanması, tehlikeli bölgelerden uzak durulması.


Bu önleyici tedbirlerin aksaması veya ihmal edilmesi, bir kaza durumunda ilgili tarafların hukuki sorumluluğunu ağırlaştırabilir.


Kaza Anı ve Sonrası: Hukuki Süreç Yönetimi ve Kritik Adımlar


Bir deniz kazasına karışmanız veya bu tür bir olaya şahit olmanız durumunda, haklarınızı korumak ve hukuki süreci doğru yönetmek için atılması gereken adımlar hayati öneme sahiptir:


  1. Güvenliği Sağlama ve İlkyardım: Her şeyden önce, can güvenliğini sağlamak ve yaralılara ilk yardımı ulaştırmak en öncelikli adımdır. Olay yerindeki güvenlik, tüm hukuki süreçlerin temelini oluşturur.

  2. Kaza Tespiti ve Raporlama: Kazanın anında yetkili liman başkanlığına, sahil güvenliğe ve gerekli ise uluslararası denizcilik otoritelerine (Uluslararası Denizcilik Örgütü - IMO gibi) bildirilmesi zorunludur. Olayın tüm detaylarını içeren eksiksiz ve doğru bir kaza raporunun hazırlanması, resmi kayıtların tutulması açısından kritik önem taşır.

  3. Kapsamlı Delil Toplama ve Muhafazası: Gelecekteki dava süreçleri için hayati öneme sahip olan tüm delillerin titizlikle toplanması ve korunması gerekir. Bu, hukuki haklarınızı ispatlamak için en güçlü aracınız olacaktır:

    • Fotoğraf ve Video Kayıtları: Kaza yeri, hasarlar, çevresel etkiler, kurtarma operasyonları ve ilgili tüm detayları gösteren yüksek çözünürlüklü görsel kayıtlar.

    • Tanık İfadeleri: Olayı gören kişilerin detaylı ve yazılı beyanları, iletişim bilgileri ile birlikte alınmalıdır.

    • Seyir Kayıtları: Otomatik Tanımlama Sistemi (AIS) verileri, GPS kayıtları, radar kayıtları, hız ve rota bilgileri gibi elektronik seyir verileri.

    • Gemi Jurnali ve Makine Jurnali: Geminin seyir, makine performansı ve olay anındaki durumu hakkında resmi kayıtlar ve loglar.

    • Hava Durumu Raporları: Kaza anındaki hava ve deniz koşullarına dair meteorolojik raporlar.

    • Bakım ve Denetim Kayıtları: Geminin son bakımları, denetimleri, sertifikasyonları ve varsa eksiklikleri gösteren tüm belgeler.

    • İletişim Kayıtları: Kaza öncesi ve sonrası yapılan tüm telsiz, telefon veya diğer iletişim araçları üzerinden gerçekleşen görüşmelerin kayıtları.

  4. Sigorta Şirketi Bilgilendirme: Poliçe kapsamındaki haklarınızı kaybetmemek ve sigorta sürecini başlatmak için derhal ilgili sigorta şirketinize (özellikle P&I Kulüpleri) bildirimde bulunmalısınız. Bildirimin gecikmesi, hak kayıplarına yol açabilir.

  5. Derhal Hukuki Destek Alın: Deniz hukuku, uluslararası anlaşmalar, ulusal yasalar ve özel teamüllerle dolu karmaşık ve uzmanlık gerektiren bir alandır. Kaza anında veya sonrasında atacağınız her adım, gelecekteki hukuki mücadelenizde belirleyici olabilir. Alanında uzman bir hukuk bürosu ile çalışmak, hak kayıplarını önler, tazminat talepleri, sorumluluk itirazları ve sigorta süreçleri gibi tüm hukuki süreci doğru ve etkin bir şekilde yönetmenizi sağlar.


Sonuç


Denizcilik sektöründeki her türlü faaliyet, doğası gereği belirli riskleri barındırır ve deniz kazaları bu risklerin en ciddi sonuçlarından biridir. Bu makalede ele aldığımız üzere, kaza türlerinden hukuki sorumluluklara ve olay anında atılması gereken adımlara kadar geniş bir yelpazede bilgi sahibi olmak hayati önem taşır. Unutulmamalıdır ki, deniz kazalarıyla ilgili hukuki süreçler karmaşık olup, ulusal ve uluslararası mevzuatın derinlemesine yorumlanmasını gerektirir. Hak kaybı yaşamamak, doğru adımları atmak ve adil bir sonuca ulaşmak adına uzman hukuki danışmanlık almak vazgeçilmezdir. Yaz Legal Studio olarak, deniz hukukundaki yetkinliğimizle, bu zorlu süreçlerde yanınızda olmaya ve hukuki güvenliğinizi sağlamaya hazırız.





 
 
 

Son Yazılar

Hepsini Gör

Yorumlar


bottom of page